Anasayfa

12 Kasım 2012 Pazartesi


 *Venice*
Bir yaz günü değil de.’Yazdan kalma güzel bir günde Ziyaret-i Venedik.
Trenle başladım bu yolculuğa ve artık Venedik’e yaklaşmıştım.Tıpkı, heyecanla tren camına yapışan, dışarıya merakla bakan çocuklar gibiydim. Benim için heyecan verici ve özeldi. Hem Venedik’e gelmiştim hemde indiğimde beni karşılayacak bir sürprizim vardı. Şehri, trenden indiğim an hissettim. Kokusu burnuma kadar geldi.
Bir hikayeye başlar gibi gezmeye başladık Venedik’i. Kendimi bir filmin içinde gibi hissediyordum.Tren garından inerken bizi koca bir köprü karşıladı ve oradan sonra filmin içine bizde girdik.Vapurların oluşturduğu dalga sesleri, akordiyon sesleri, tanımadığınız bir sürü dil hepsi o kadar büyüleyiciydi ki. Gözlerimi kapatıp dinledim. Sonra bir fotoğraf gibi izledim şehri. Daracık sokaklarında kayboldum. Labirent gibi her yer her yere çıkarken kaybolmanın zevkini yaşadım. Evlerin sular üzerinde gemi gibi duruşuna hayran kaldım. Her ev kendi çapında bir adaydı sanki. Kiliseler, müzeler ve tarihi yapılar, mimari yapılar derken gözlerimiz sanata kültüre de doydu. Eğer hafızanıza unutulmaz bir Venedik manzarası kazımak istiyorsanız gün batımını kaçırmayın.Pizzadan falan bahsetmeyeceğim bile.
Sehri keşfetmek bizi yordu tabi ki .Bu tatlı yorgunluğu tren garında uyuyarak attık. Biraz estirdi o kadar.













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder